Eğitimin amacı, çocuğun duygusal, bilişsel, fiziksel ve sosyal gelişimini sağlamak, ileride uyumlu bir yaşam sürmesi için gerekli olan temelleri sağlıklı bir şekilde oluşturmaktır. Böylece çocuk bir yandan doğuştan getirdiği yetenek ve özellikleri geliştirerek kendini tanıması, bir yandan da topluma verimli ve üretken bir şekilde katılmayı öğrenmesi hedeflenmektedir.
Geleceğin büyükleri olan öğrencilerimizi yarınlara hazırlarken amacımız; onların yeteneklerini ortaya çıkartmak, çocuğun benlik kavramını geliştirmesine, kendini ifade etmesine, bağımsızlığını kazanmasına ve özdenetimini sağlamasına imkân tanımak, onlara olumlu alışkanlık ve davranışlar kazandırmak, her fırsattan yararlanarak çocukların milli, manevi, ahlaki, kültürel ve insani değerlere bağlılığının gelişimine yardımcı olmak, tüm öğrencilerimizi sorumluluk sahibi, özgüvenli, dürüst, soran, araştıran, yaratıcı, öğrenmeyi ve başarıyı hedef edinmiş bireyler olarak yetiştirmektir.
Çoklu Zekâ Eğitim alanlarını kullanmadaki amacımız; öğrencilerin bu alanlardaki yeteneklerini en üst noktaya çıkarmak ve onların bu alanlardaki ilgi ve eğilimlerini bir araç olarak kullanarak, eğitim ve öğretim ortamlarını zevkli hale getirmek, dolayısıyla da öğrenme fırsatlarını arttırmaktır. Anaokulunda eğitim amaçlı, düzenli ve sistemli bir eğitimdir. Öğretmenlerimiz planlayan, öğreten ve çocuğun gelişimini değerlendiren bir kişi olmakla beraber, çocukların daha çok kendi kendilerine öğrenmelerine yardımcı olurlar. Planlarını çocuğun gereksinimlerine dayandırır, onların bireysel özelliklerine uygun yöntemler kullanarak öğrenmeye olanak ve kaynak sağlarlar.
Bu amacımıza ulaşmak için de; bazı alternatif eğitim yaklaşımlarını ve programları okulumuzun her yerinde, her anında ve her çocuğun öğrenme seviyesine uygun olarak uygularız.
Zekâ, bireyin neyi bildiğinin değil neyi nasıl yaptığının göstergesidir. Önemli olan çocuğun öğrenme etkinliği sırasında göstermiş olduğu performansıdır. Çoklu Zekâ Kuramı da insanların, kesinlikle bir zekâ bölümü ile etiketlenmemesi gerektiğinden yola çıkar.
Kuramın geliştiricisi olan Harvard Üniversitesi Profesörü Nöro-Psikolog Howard Gardner araştırmalarında IQ testlerinin yetersiz olduğunu söyleyerek zekâ kavramına farklı bir tanım getirmiştir. Araştırmalarını beyin araştırmalarına dayandırdığı içinde kuramı tartışmasız büyük bir ilgi görmüş, böylece zekâ alanında yeni bir çığır açmıştır. Zekânın birden çok alanda ölçülebileceğini, çok yönlü olduğunu, doğuştan kalıtımla getirildiğini ve geliştirilebilmekte olduğunu kanıtlayarak yaşam boyunca da geliştirilebilen bir öğrenmeyi içerdiğini söylemiştir. Ona göre her insanda 8 farklı zekâ bölümü bulunmaktadır. Kuramın en önemli ilkelerinden biri de zekâların çoklu olması ve sürekli bir gelişim göstermesidir.
Gardner’ a göre;“Bütün çocuklar çeşitli düzeylerde zekâ türlerine sahip olarak doğarlar ve bunlardan bazılarına daha çok eğilim gösterirler.”
Araştırmalar, öğrencilerin farklı zekâ alanlarını kullanarak bunları öğrenme sitilleriyle birleştirildiğinde akademik başarılarını artırabildiklerini ortaya koymaktadır. Kuram; her insana kolay öğrendiği bir öğrenme yolunun bulunduğunda öğrenmede zorlandığı pek çok şey öğretilebilinir olduğunu söyler. Eğitimde önemli olan noktanın her çocuğun öğreneceği stilli keşfetmek ve o sistemle öğretmektir. Çoklu Zekâ Kuramı da öğrenemiyor olarak bildiğimiz pek çok çocuğun sadece stillerinin bilinmediği ve dikkate alınmadığı için öğrenemediğinden yola çıkar.
Bu noktada; bizde eğitim yaklaşımı olarak bu yöntemlerle çocuğa ulaşırız. Çoklu zekâ kuramının okulumuzda öğretmenlerimiz tarafından doğru ve yeterli uygulanması ile çocukların üstün olan yönlerini ortaya çıkarır ve bu yönlerini geliştirip, destekleriz. Okulumuz da kendilerine sağlanan ortamlarla diğer zekâ türleri de gelişecektir. Amacımız her çocuğun öğrenme stilini keşfetmek o yolla eğitmektir.
Bu nedenle okulumuzda çocukların gelişim alanlarını zekâlarını dikkate alarak temel gelişim alanlarına uygun olan eğitim programları ve etkinlikleriyle zekâlarını ve ilgi alanlarını geliştirici programları onlara sunmaktayız.
Görsel zekâsı gelişmiş çocuklar; resimlerle ve video filmlerle daha zevkli öğrenirler.
Bedensel zekâsı yüksek olan çocuklar dokunarak, deneyerek ve uygulayarak daha iyi öğrenirler.
Matematiksel zekâya sahip çocuklar mantığa dayalı, sebep sonuç ilişkileriyle rahatça öğrenirler.
Müziksel zekâya sahip çocuklar müzikle,
Dilsel zekâsı gelişmiş çocuklar ise dinleyerek ve okuyarak öğrenmede daha başarılı olurlar.
Sosyal zekâsı gelişmiş çocuklar konuşup iletişim kurarak,
İçsel, kendine dönük zekâsı gelişmiş olan çocuklar ise tek başına çalışarak öğrenmekten zevk alırlar.
Çoklu Zekâ yöntemiyle çocuklar, kendi üstün ve yaratıcı yanlarını keşfedip bunu daha da kuvvetlendirirler ve diğer zekâ tiplerini de geliştirme şansına kavuşurlar. Böylece çok yönlü olarak yetişen çocukların kendilerine olan güvenleri artar, okula ve öğrenmeye karşı daha ılımlı bir tutum ve davranış ve beceriler geliştirip hayatta daha başarılı olurlar.
ÖZEL GÜRÇAĞ ANAOKULLARI'nda Çoklu Zekâ kuramına göre Reggio Emilia ve Scamper ve High Scope kuramıyla sentezleşmiş, Montessori eğitim araç ve gereçleriyle desteklenen özgün bir eğitim programı uygulanmaktadır. Bu yöntemlerin sentezlenmesiyle, okul öncesi çocuklarına kendilerini keşfedecekleri zengin bir öğrenme ortamı sunulmakta ve çocuk zekâsının 8 farklı alanda geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
High-Scope: A.B.D.’de geliştirilmiş olan bir okul öncesi eğitim programıdır. ABD’de yuva eğitimi üzerine 40 yıl süren yapılan bir araştırmada “High Scope” yöntemiyle eğitilen çocukların, diğer çocuklara oranla her açıdan daha başarılı olduğu ortaya çıkmış ve UNICEF tarafından “EN İYİ EĞİTİM SİSTEMİ” ödülünü almıştır. HIGH-SCOPE programının amacı, “gelişimsel olarak tutarlı bir eğitim ” sağlamaktır. Programın dayandığı temel prensip etkin öğrenme prensibidir.
Etkin öğrenme, çocuğun yaparak yaşayarak öğrenmesidir. Çocuğun kendisi bir durumu başlatır. Neyi, nerede nasıl kullanacağına yine kendisi karar verir ve devam ettirir. Örneğin; çocuk blok, köşesinde bloklarla büyük bir gemi modeli yapmışsa ve yaptığı modele yönelik öğretmenine çeşitli sorular yöneltiyorsa öğrenme çocuk tarafından başlatılmıştır. Öğretmenin desteğiyle ve çocuğun bu durumu devam ettirme isteğiyle etkin öğrenme gerçekleşmiş olur.
Bu sistemde öğretmen, iyi bir dinleyici ve gözlemleyici, rehber konumundadır. Çocukları yapmak istedikleri planları gerçekleştirmeleri konusunda destekleyerek yüreklendirir.
“Etkin öğrenme” yaratıcılığında gelişmesine yardımcı olur. Çocuk pek çok malzemeyi (eşarp, boş kutular, bloklar vb.) başka bir amaçla kullanır. Örneğin; eşarbı başına takar, gelin olduğunu düşünür ve bunun rolünü alır. Ya da oyuncaklarından bir uçağı eline alır ve çeşitli sesler çıkarır, pilot olduğunu hayal eder. Bulunduğu ortamdaki pek çok malzemeyi değişik amaçlarla kullanma fırsatı bulur. Böylece yaratıcılıkları da desteklenmiş ve geliştirilmiş olur.
Bu yaklaşımla çocuklara somut yaşantılar sunularak yeni keşifler yapmalarına fırsatlar sağlanmakta, araştıran, sorgulayan, üreten ve problemleri çözmeyi destekleyen yaşantılar sunulmaktadır.
Çocuk problemlerinin çözümünde yaşıtlarıyla birlikte çalışırken, öğretmenin bu sıradaki yaklaşımı ona yardımcı ve rehber olmaktadır. Öğretmenler, problemlere çözüm üretmek yerine çocukların uygun çözümlere kendi kendilerine ulaşmaları için yönlendirirler. Çocuk merkezli bu programın temeli çocukların hayat dolu, güçlü ve kendilerine güvenli olarak yetişmelerine dayanır.